En son resmi maçına 5 Aralıkta Almanyada Bayern deplasmanında çıkan ve üzerine bir transfer dönemi geçiren BATE için ölçü alınamayacak bir Zenit maçı dısında çok veri yok. Zenit o maça tamamen yedekler ve gençlerden kurulu bir takım ile çıkmıs ve as kadroyla çıkıp maçı ciddiye alan, Fenerbahçe maçı öncesi son prova olarak gören BATEye 1-0 yenilmisti Antalyada. Peki Bayern maçından sonra BATEde ne degisti?

Takımın ideal 11′inde olmayan fakat rotasyonda katkı saglayan Gordejchukun yanı sıra Avrupada sıklıkla yedek kulübesinde otursalar da takımın dar rotasyonunun önemli parçalarından olan Renan Bressan ve Marko Simic takımdan ayrıldı. Simici önümüzdeki dönem Kayserisporda izleme imkanına sahibiz. Takımın ikinci kalecisi Gutor yine ayrılan isimlerden. BATE transfer döneminde bos durmadı, eski oyuncusu Pavel Nekhaychiki kadroya kattı. Nekhaychik özellikle 2008/2009 sezonunda takımın ilk Sampiyonlar Ligi serüveninde boy gösteren, ayrıca 2010/2011 sezonunda ilk kez Avrupada Subat ayını gören BATE takımlarında önemli bir rol oynayan bir isimdi. Nekhaychik takıma 2 yıl önce gittigi Dinamo Moskovadan transfer oldu, Pavlov, Hleb ve Rodionovdan sonra yeni bir skor umudu olabilir onlar adına. Ayrıca Zulte-Waregemden kiralanan, kiralık sözlesmesi yılbasında biten Michail Sivakov, Zulte Waregemde Hinostroza gibi yeteneklerin çıkısı sonucu iyice gözden düstü ve BATE onu bu kez bonservisiyle transfer etti. Gomelden milli oyuncu Ilia Aleksevich(Geçen sezon Gomel formasıyla Belarustaki maçta Bursaspora gol attı) ve Dinamo Brestten Vitali Gajduchiki transfer ederek takımı tamamladı sarı-mavililer.
Zenit maçındaki düzenleri normaldeki gibiydi. Kalede Gorbunov, önlerinde Polyakov, Radkov, Filipenko ve Bordachevden olusan bir savunma hattı. Savunma hattında önemli bir detay var. Savunmanın en kısa oyuncusu 1.84 ile sag bek Polyakov. Stoperlerden Radkov 1.86, Filipenko 1.94 boyunda. Bordachevin boyu ise 1.90. Uzun toplarda boy sadece bir avantaj teskil eder, ben bu savunmanın ortalarda olsun uzun toplarda olsun sıkıntı yasayacagını düsünüyorum. Özellikle merkezin atletizm sıkıntısı var. Sarkık oynayan Sow ile orayı iyi isleyecek pasör bir orta alan oyuncusu ile canlarını çok sıkabilecegimiz bir noktayı tespit ettik. Sadece merkez degil, kanatları da hızlı derin diz kapak altı hizasından toplarla destekleyebilirsek çok etkili olabiliriz. Özellikle hücumda hızlı oyun çok önemli bu takıma karsı. Defansif olarak kalabalık ve organize bir takımlar ama çabuk oynamak gerek hücumda. Grodnodaki maçta sag bek Polyakov cezası nedeniyle yok. Burada bu açık nasıl kapanacak bu önemli. Orta alanda savunma önündeki kilit rolüne bürünen Baga ve Volodko gerektiginde sag bek oynayabilen isimler. Keza yedek sol bek olan 33 yasındaki Aleksandr Yurevich yine o görevi üstlenebilecek bir isim. Takımda tek gerçek sag bek var, o da Polyakov. Ikinci sag bekleri Kuntsevich ise devre arasında Bobriuska kiralandı ve BATE kadrosunda yok.
Orta alanı mümkün oldukça kompakt tutmaya çalısan bir ekip BATE. Topa çok sahip olmayı sevmeyen, beklemeyi tercih edip kapılan topları çok çabuk kullanan bir ekip. Açık alanda yakalanmamak gerek. Sert bir orta alanları var, agresifler, arzulular. Aynı arzu ile sahada olmazsa takım muhtemelen orta alan mücadelesinde ezilir ki bu kaleye ciddi tehlike olarak dönebilir. Bu nedenle top ayaktayken sakin kalmak, gerekirse uzun süre risk almamak gerek. Olası bir 1-0′lık yenilginin bedeli çok çok agır olabilir Grodnoda. Zenit maçında enteresan bir yapıdaydı BATE. Rodionov ve Mozolevski ile önde baslayan, çift forvetle sahada olan bir takımdı. Orta alan Hleb, Pavlov, Volodko ve Rudik gibi isimlerle kalabalıktı. Sag bekte olası bir Baga/Volodko tercihinde yine aynı tertiple sahada olup Rudiki kullanabilirler.
BATE temel bir felsefesi olan, nüansları rakibine göre degisen bir ekip. Kendi evlerindeki Lille maçı hariç her maçta topu rakibe bırakıp topun ardına geçtiler. Lille maçında da erken gollerden dolayı oyun böyle döndü. Kompakt oynuyorlar demistik. Fenerbahçenin sezon basından beri yapması gereken ama yapmadıgı birsey. Rakip yayla gibiyken ise inanılmaz etkili olabiliyorlar. Örneklendirelim.

Bu pozisyonda Hleb topu ön alana tasıyor. Driplingle içe katedip o an yanında bulunan Pavlova alan yaratıyor. Pavlov sola deplase olup tam ceza alanı çizgisinde topla bulusuyor. Penaltı noktasına hareketlenen resimde en uçta olan Rodionovda topu sadece bos filelere bırakıyor. Derslik bir kontra atak. Burada Lillede iki hat arasında hesabım yanıltmıyorsa 20-30 metrelik alanda sadece tek kopuk bir adam geziyor ki bu BATE gibi bir takıma karsı inanılmaz bir tehlike. 7/8 saniyede geçtiler orta alanı penaltı noktasına kadar. Çok hızlı çıkıyorlar.
Forvet Rodionov her delikten çıkabilen, her iki ayagını da inanılmaz etkili kullanabilen bir silah. Özellikle savunma hattının çok iyi, erken ve dikkatli çıkması gerek. Ligdeki Sivas maçı gibi bir çok maçta Fenerbahçe bassa da zaman zaman hatlar arası inanılmaz bosluklar bıraktı. O bosluklar bırakılırsa facia ile sonuçlanabilir bu eslesme.
Savunmadaki tek gücü kollektifi korumak olan bir takım. Beklenenin aksine savunmada bireysel olarak son derece kabiliyetsiz bir ekip. Kalabalıkla örtüyorlar bunu. Elemeler dahil oynadıkları 12 Sampiyonlar Ligi maçının sadece üçünde gol yemediler. Gol yenilen 9 maçın yarısından fazlasında 2 ya da daha çok gol yediler. Deplasmanda gol bulmanın yolu çok basit, bunun için sürekli hücumu düsünen bir ekip olmamıza gerek yok. Savunma ardına adam kaçırmak, iyi pasör oyuncularla onları beslemek, özellikle Moussa Sowu çok kullanmaya çalısmak. Bunun yanı sıra sırıtan bir yönleri daha var. Bunu da örneklendirecek olursak.

Burada basit bir taç atısı kullanılıyor. Ön libero Baga topu kontrol ediyor. Normalde ön liberolar garantör, ilk topu kullanan ve kaybetme lüksü olmayan adamlardır. Buyrun sonuç.

Baga topu kaptırdı, Gago topu kaptı, arkadaki adama dikkat etmeden rastgele bir yere yürüyen Batenin son adamı Filipenko Feghouliyi görmezden geliyor, sonuç Gagonun topu kurtarıp Feghouliyi(ekranın en sagındaki Valencialı) kaçırması. Feghouli karsı karsıya kalıyor, sonuç gol. Baganın topla ilk bulusması ile topun aglara gitmesi arasında 8 saniye var. Toplu oyunda özellikle merkezi savunma üçlüsü(orta alandaki garantörü de dahil ediyorum) topla oynarken çok hantal, yavas, dengesiz. Sanki topla yeni yeni oynayan altyapı çocukları gibi, yani biraz bizim gibiler.
Aynı maçtan bir kaç kare daha.


Ilk karede görülen, savunmada kurulan üçgenlerden birinde Gagonun topu alması. Mozolevski, Bressan ve Rodionov üçlüsü pusuda. Biraz laubalilikle yavas hareketle top çıkarmaya çalısan Valencia Gagonun bir anlık yavas kalması sonucu üç kisilik baskı yedi. Bressan ve Rodionov Gagoya hareketlenirken Mozolevski pas kanalı kapatma amacında. Ikinci karede ise Bressan topu kapıp hemen Rodionova(üçlünün ortadaki ismi) kazandırıyor. Rodionov kaleciyle karsı karsıya kalıyor, sol tarafında bombos pozisyondaki Mozolevskiyi görüyor ve o da topu bos filelere yolluyor. Tek bir an, tek bir konsantrasyon sorunu pahalıya patlayabilir.

Bu kadro ile çıkmalarını bekliyorum. Belki de tarihlerinde ilk kez Avrupada bu denli ilerleme fırsatına sahipler. Kendi evlerinde gol yememeyi hedefleyecekler ilk etapta. Bu nedenle Zenit maçında çift forvetle oynasalar da bu maçta alısılmıs tek forvet ve destekleyen çift orta sahaya döneceklerdir tahminimce. Ilk maçta Polyakov cezalı ve Volodko/Baga ikilisinden birinin beke kaymasını bekliyorum. Bu durumda ya Pavlovu daha geriye çekip Nekhaychik ile baslar, ya da direk Olekhnovich/Lihtarovich ikilisinden birini kullanıp düzeni hiç bozmadan sürdürür. Aksi hamleler sürpriz olur benim için.
Peki ya biz? Özellikle ilk maçta orta alanda onlar kadar istekli onlar kadar arzulu onlar kadar organize olmalıyız. Artı atlet bir takım olmalıyız, zira topla fazla laubali olup yapılacak yavas hamleler bizi ciddi sıkıntıya sokabilir. Özellikle bu maç için iki kanat adamından birinin daha yerlesik oynamasını, dirençli olmasını ve bir digerinin çabuk, hücumu düsünen biri olması gerekiyor bana göre. Sol kanatta Miroslav Stoch tercihi maç kazandıracak bir tercih olabilir, rakibi orta alandan ya da ters kanattan kırma bir bek olacak Belarustaki maçta. Rakip zaman zaman insiyatif alacak, sakin kalmak, direkt oynamak ve ne yaptıgını bilmek en önemlisi. Organize olmak, hat kapatmak, pas kanallarını kapatmaya özen göstermek defansın yapacagı en önemli isler. Seken topları vermemek gerek. Özellikle hücumda verilen seken toplara karsın daima akıllı olmak ve mümkünse bir garantör ile oynamak gerekiyor.
Benim sahsi tercihim özellikle Belarustaki maçta Stoch, Mehmet Topuz ve Salih Uçan ile baslamak. Cristian Baroni, Dirk Kuyt ve Pierre Webo da lige göre kulübeye çekilecek oyuncular olur. Savunma hattında ise savunma önündeki görev Emre yerine Mehmet Topala geçecek ki bu ilk topların Raul Meireleste toplanmasını sart kosan bir hamle olur. Onun rolü çok kritik olacak Grodnodaki ilk maçta. Tandemde ise ligde uzun toplar dahil son Mersin maçında 10′un üzerinde pasta tek defosu olmayan Bekirin yanında daha derli toplu, daha seri ve ayakları daha iyi olan Serdar Kesimal tercihim Egemenin yerine. Biraz Grodnodaki ilk maça yönelik bir yazı oldu daha çok, fakat ikinci maçı yorumlayabilmek için sanırım önce Grodnodaki maçı enine boyuna izleyip gelismeleri görmek daha mantıklı olur. Sıralayacak olursak :
Hücum bölgesinde yapılması gerekenler :
+Kendi 3, rakibimizin 1.bölgesinde ilk topu alan orta alan adamlarına ve savunma merkezlerine basıp topu çıkartmamak
+Rakip beklerin ve stoperlerin ardına adam kaçırıp beceriyle çabuk bir sekilde gol yoklamak, hücum bölgesinde tempo arttırmak
Orta alanda yapılması gerekenler :
+ En az rakip kadar arzulu olmak
+ Agresif olmak
+ Bir an bile aksamamak. Aksayınca domino etkisi gibi 8 saniyede topu kalede görebilirsin.
+ Toplu oyunda sakin kalmak, topu kaybetmemek. Topa en çok sahip olacak isimler orta alandaki isimlerimiz.
+ Hlebe top aldırmamak, rahat vermemek
Savunmada yapılması gerekenler :
+ Mümkün mertebe yakın karsılamak, hatları kapatmak. Kapatmadıgın zaman Lille gibi fatura kesilir.
+ Orta alanda yazıldıgı gibi çok sakin kalıp asla top kaybetmemek. Bir anlık göstermelik pres bile fatura keser.
+ Rodionova özel dikkat, her türlü gol atabilir.
Biz onlardan oyuncu bakımından daha iyiyiz. Kadromuz çok daha önde. Ama takım olarak onlar önde, biz takım olamadık. Takım olmak isteyen oyunculardan kurulu bir ekiple sahaya çıkarsak bu turu geçebiliriz. BATE yabana atılacak bir ekip degil, bir köy takımı hiç degil. Bu turda artık yabana atılacak tek bir takım yok. Her tur, son anda da kupa aslanın agzında. Sahada yapılacak tek bir hata, tek bir konsantrasyon eksigi sayarken iki elin parmagını bitirmeden turnuva dısına itebilir. Hataya tahammül yok, hiç yok. Turnuva asıl simdi baslıyor. Hazırmıyız? Zannetmiyorum, aksini göstermek oyuncuların elinde.
Basarılar takıma. Grodnoda 90 dakika geride kalınca hayaletlerin cirit atacagı Kadıköydeki maça dair de edilecek çok kelime olacaktır..
Dipnot(Bilgi&Beklenti) : Maçın oynanacagı Grodno kentinde hava sıcaklıgı 0′ın altında, kar yagısı var. Maç günü 0 ila -4 derece arasında gidip gelebilecek bir hava sıcaklıgı bekleniyor. Maç BATEnin kendi stadının yetersiz, Minsk stadının da bakımı nedeniyle Grodnoda oynanacak. Grodno Polonya, Litvanya ve Belarusun birlestigi noktaya sadece 46 kilometre uzaklıkta. Borisova ise yaklasık 400 kilometre uzaklıkta kalıyor. Minsk ile mesafe ise yaklasık 300 kilometre. Uzak, uçta bir yerde Grodno. Seyirci ilgisinin çok olacagını pek zannetmiyorum bu nedenle.
Oguzhan OĞUZhttps://twitter.com/oguzhann10